Türkiye’de Gezilecek Turistik Yerler

Türkiye gezilecek yerler bakımından muazzam zenginlik barındıran bir ülke olma niteliği taşıyor. Dört mevsim yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekebilecek doğal güzellikleri, tarihî yerleri ve cazibe noktaları ile dünyaca ünlü turizm merkezlerine ev sahipliği yapan Türkiye, her bir destinasyonda ayrı bir macera vadediyor. Türkiye’de görülmesi gereken yerler tatil beklentilerindeki farklılığa yanıt verebilecek çeşitlilik sunuyor. Yaz aylarında kıyı şeritleri favori olurken kış aylarında Türkiye’deki şehirlerle ilgili gezi önerileri ülkenin iç kısımlarına doğru rota değiştiriyor. Bu blog yazımızın konusu Türkiye’nin turistik yerleri, siz de bu güzel ülkeyi bir an önce keşfetmek istiyorsanız Türkiye’de gezilecek tarihi yerler ve Türkiye’de gezilecek turistik yerler listemizdeki eşsiz destinasyonlar arasında seçim yapabilirsiniz.

Türkiye Turistik Yerler

Turistik gezilere yüklenen anlam da bu gezilerde yaşanması hedeflenen deneyimler de değişiklik gösterebilir. Türkiye turistik yerler bakımından sahip olduğu zenginlikle dört mevsim farklı beklentileri karşılayacak özelliklere sahiptir. İşte dünyaca ünlü o turistik yerler…

Datça (Muğla)

Türkiye’de gezilecek yerler sıralaması yapıldığında Muğla iline bağlı Datça ile karşılaşmama olasılığınız yok diyebiliriz. Datça; masmavi denizi, altın sarısı kumları, tarihî dokusu ve huzurlu atmosferiyle Ege’nin saklı kalmış bir cenneti. Eğer kalabalıklardan uzak, doğayla iç içe bir tatil arıyorsanız, Datça tam size göre!

Binlerce yıllık geçmişi ve doğal güzellikleriyle Datça hem tarih meraklılarını hem de doğa tutkunlarını cezbediyor. Türkiye’nin en güzel yerleri arasında yer alan bu şirin destinasyon, bedeninizi ve ruhunuzu dinlendirdiğiniz bir seyahat deneyimi sunuyor.

Datça’da Nereler Gezilmeli?

Huzurlu atmosferiyle ziyaretçilerini büyüleyen Datça, aynı zamanda keşfedilmeyi bekleyen pek çok tarihi ve doğal güzelliğe de ev sahipliği yapıyor. M.Ö. 4. yüzyıldan kalma Knidos Antik Kenti, Afrodit heykeliyle ünlüdür. Ege Bölgesi’nin en önemli antik kentlerinden biri olan Knidos’ta antik tiyatro, agora, tapınakları ve surları görebilirsiniz. Dar sokakları ve taş evleriyle sanki zamanın durduğu Eski Datça’da gezerek geçmişe yolculuk yapabilir ve otantik bir atmosferin tadını çıkarabilirsiniz.

Datça’nın en popüler plajlarından biri olan Ovabükü Plajı, bembeyaz kumları ve sığ denizi ile özellikle aileler için ideal bir seçimdir. Sakin ve huzurlu bir koy olan Hayıtbükü’nde çadır kurarak doğayla iç içe bir kamp deneyimi yaşayabilirsiniz.

Datça Yarımadası’nın uç noktasından Ege ve Akdeniz’in birleştiği noktayı görebilir; 18. yüzyıldan kalma Reşadiye Camii’ni ziyaret edebilirsiniz. Datça Çarşısı’ndan yerel ürünleri, el sanatlarını ve hediyelik eşyaları satın alabilirsiniz.

Ayder Yaylası (Çamlıhemşin/Rize)

Rize’nin Çamlıhemşin ilçesinde yer alan Ayder Yaylası, doğa tutkunlarının vazgeçilmez rotaları arasında yer alıyor. 1350 metre yükseklikte konumlanan ve benzersiz bir manzaraya sahip olan yayla, ziyaretçilerini büyülüyor. Türkiye’de yazın gezilecek yerler arasında öne çıkan Ayder Yaylası, serin ve temiz havası sayesinde bunaltıcı sıcaklardan kaçmak isteyenler için harika bir seçenek hâline geliyor.

Ayder Yaylası’nda Nereler Gezilmeli?

Ayder Yaylası’nın en güzel yerlerinden biri olan Ayder Kaplıcaları’nı ziyaret ederek şifalı sularla bedeninizi dinlendirebilir, ruhunuzu yenileyebilirsiniz. Ayder’e yaklaşık 2 km mesafedeki Gelin Tülü Şelalesi’ne giderek özellikle ilkbahar ve yaz aylarında daha görkemli bir görünüm kazanan beyaz köpükleri görebilir, harika fotoğraflar çekebilirsiniz.

Yemyeşil vadiler arasında ilerleyen ve Ayder Yaylası’na hayat veren Fırtına Deresi’nin kenarında yürüyüş ve piknik yapabilirsiniz. Kıyısındaki tarihî köprüler ile görülmeye değer olan Fırtına Deresi, bölgenin en önemli akarsularından biri olmasının yanı sıra rafting için de popüler bir destinasyondur.

Göbeklitepe (Haliliye/Şanlıurfa)

Son yıllarda dâhil olduğu Türkiye gezilecek yerler haritası içerisinde giderek popülerlik kazanan Göbeklitepe, dünyanın en eski tapınağı olarak kabul ediliyor ve insanlık tarihinin en büyük sırlarını barındırdığına inanılıyor. Göbeklitepe, yaklaşık 12.000 yıl önceye dayanan tarihiyle insanlık tarihinin bilinen en eski yerleşim yerlerinden biri olma özelliğini taşıyor. Ülkemizin tarihi yerleri arasında yer alan Göbeklitepe, aynı zamanda UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’nde bulunuyor.

Göbeklitepe’de Nereler Gezilmeli?

Göbeklitepe’nin en dikkat çekici özelliği kuşkusuz devasa T şeklindeki dikilitaşlarıdır. Bu dikilitaşlar, üzerindeki geometrik şekiller ve hayvan figürleriyle o dönemki insanların inanç sistemleri hakkında önemli ipuçları vermektedir. Göbeklitepe’de bulunan dairesel ve oval planlı yapılar ise dönemin insanlarının toplu ibadet yaptığı tapınaklar olarak kabul edilir. Bu kalıntıları görmek için ana arkeolojik alanı gezmelisiniz.

Müze alanını ziyaret ederek Göbeklitepe’de çıkarılan buluntuları görebilir ve bunlarla ilgili daha detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz. Dikilitaşların üzerindeki oymaları, günlük hayata ilişkin objeleri ve kullanılan aletleri inceleyebilirsiniz. Sanal gerçeklik deneyimi ile kazı alanını farklı bir açıdan görebilir ve o dönemin atmosferini hissedebilirsiniz. Panoramik seyir terasından tüm alanı kuşbakışı olarak görebilir ve fotoğraf çekebilirsiniz.

Kazdağları (Balıkesir – Çanakkale)

Ege Bölgesi’nin kuzeyinde, Balıkesir ve Çanakkale sınırları içerisinde yükselen Kazdağları hem yaz tatili hem kış tatili için tercih edilebilecek lokasyonlar arasında yer alıyor. Antik çağlardan günümüze uzanan zengin tarihi, eşsiz doğal güzellikleri ve temiz havasıyla Kazdağları cennetten bir köşe olarak ziyaretçileri tarafından keşfedilmeyi bekliyor.

Kazdağları’nda Nereler Gezilmeli?

Kazdağları’nın kalbi sayılabilecek Milli Park’ın içerisinde piknik alanları, şelaleler, tarihî kalıntılar ve yürüyüş parkurları bulunuyor. Kazdağları’nın en popüler noktalarından biri olan Pınarbaşı’nı ziyaret ederek serin suların ve yemyeşil doğanın tadını çıkarabilirsiniz. Kazdağları’nın en yüksek noktası olan Sarıkız Tepesi’nde muhteşem manzara ve günbatımı görüntülerine tanıklık edebilirsiniz.

Berrak suları ve kayalık yapısıyla ünlü Zeytinli Çayı Kanyonu’nda doğa yürüyüşleri ve kamp yapabilirsiniz. Ayı Deresi Kanyonu’nun zorlu ancak benzersiz trekking rotasını deneyimleyebilirsiniz. Efsanelere göre Zeus’un gök gürültüsüyle yarıp geçtiği söylenen ve mistik bir atmosfere sahip kaya oluşumu olan Zeus Altarını ziyaret edebilirsiniz. Ayrıca Tahtakuşlar Etnografya Müzesi, Assos Antik Kenti, Darıdere Tabiat Parkı ve Adatepe Zeytinyağı Müzesi’ni de keşfedebilirsiniz.

Şirince (Selçuk/İzmir)

İzmir’in Selçuk ilçesine bağlı Şirince, Ege’nin saklı mücevheri olarak anılmayı hak eden eşsiz bir köydür. Tepelerin arasına gizlenmiş tarihî yerleşim, ziyaretçilerine bir zaman yolculuğu vadederek yılın her mevsimi gidilebilecek yerler arasında ilk sıralarda gelir. Şirince’nin taşlarla döşeli, dar sokakları 19. yüzyıldan kalma Rum evleriyle çevrilidir. Geçmişin izlerini taşıyan evlerin her biri, birer sanat eserine benzer. Beyaz badanalı duvarlar, mavi pencere çerçeveleri ve çiçeklerle bezeli balkonlar; yerli ve yabancı ziyaretçilerin Ege’nin nostaljik atmosferine hayran olmasını sağlar.

Şirince’de Nereler Gezilmeli?

Şirince’nin en dikkat çekici özelliği, özenle restore edilmiş taş evleridir. Bu evlerde konaklayarak geçmişe yolculuk yapabilir, otantik bir deneyim yaşayabilirsiniz. Kendinizi bir masal diyarında hissetmenizi sağlayacak Arnavut kaldırımlı sokaklarda yürüyebilir, köy meydanındaki kafe ve restoranlarda soluklanıp yöresel lezzetlerin tadına bakabilirsiniz.

Köyün en yüksek noktasında yer alan Hodri Meydan Tepe’den Ege Denizi’ne ve çevreye hakim muhteşem manzarayı izleyebilirsiniz. Şirince’nin en önemli simgelerinden biri olan St. John Baptist Kilisesi’ni ziyaret edebilirsiniz. Şirince’de bulunan bir diğer tarihi kilise olan Aziz Dimitrios Kilisesi’nin Bizans dönemine ait freskleri ve mimarisini görebilirsiniz. Şirince’nin ünlü meyve şaraplarını tadabilir, şarap yapım süreçlerini öğrenebilirsiniz.

Efes Antik Kenti (Selçuk/İzmir)

İzmir’in Selçuk ilçesinde yer alan Efes Antik Kenti, dünyanın en iyi korunmuş antik kentleri arasında yer alır. Binlerce yıllık tarihiyle ziyaretçilerine hayranlık uyandırıcı bir deneyim sunan Efes Antik Kenti, geçmişe yolculuk yapmak isteyenlerin en çok tercih ettiği destinasyonlardan biridir. Aynı zamanda Efes Antik Kenti’nin diğer bir özelliği, 1995 yılında Dünya Mirası olarak tescillenmiş olmasıdır.

Efes’te Neler Yapılmalı?

Efes’in en görkemli yapılarından biri olan ve etkileyici mimarisiyle büyüleyen Celsus Kütüphanesi’ni ve 25.000 kişiye kadar seyirci kapasitesi bulunan Büyük Tiyatro’yu ziyaret edebilirsiniz. Antik dünyanın 7 harikasından biri olarak kabul edilen Artemis Tapınağı’nı, her ne kadar günümüzde yalnızca birkaç sütunu kalmış olsa da görebilirsiniz. Efes’in en uzun ve önemli caddelerinden biri olan Liman Caddesi’nde yürüyerek antik şehrin atmosferine daha yakından tanıklık edebilirsiniz. Kazılarda çıkarılan eserleri ise Efes Antik Kenti Müzesi’nde inceleyebilirsiniz. Ayrıca, Hristiyanlar için önemli bir hac merkezi olan Meryem Ana Evi’ni ziyaret edebilirsiniz.

Karain Mağarası (Antalya Merkez/Antalya)

Antalya’nın merkezine yakın bir konumda yer alan Karain Mağarası, Türkiye’nin en önemli prehistorik yerleşim yerlerinden biridir. Binlerce yıl öncesine ait yaşam izlerini barındıran mağara, ziyaretçilerine hem tarihle iç içe bir deneyim sunar hem de doğanın eşsiz güzelliklerini keşfetme fırsatı tanır.

Mağaranın içerisinde yer alan müzede, kazılarda çıkarılan eserler sergileniyor. Bu eserler sayesinde mağarada yaşayan insanların yaşam tarzları, kullandıkları aletler ve beslenme alışkanlıkları hakkında bilgi sahibi olunabiliyor. Mağaranın çevresi ise yemyeşil ormanlık alanlar ve doğal güzellikleriyle dikkat çekiyor.

Ani Harabeleri (Kars Merkez/Kars)

Ani Harabeleri, Orta Çağ’ın en önemli şehirleri arasında yer alıyor. Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bu tarihî şehir, günümüzde harabe hâlinde olsa da ziyaretçilerine büyüleyici bir manzara sunuyor. Farklı medeniyetlere ait kiliseler, camiler, evler ve saraylar Ani Harabeleri’ne benzersiz bir mimari zenginlik kazandırıyor. Aras Nehri kıyısındaki konumu sayesinde doğal güzellikleriyle de göz kamaştıran bir lokasyon olarak öne çıkıyor. Büyüleyici manzaralarıyla fotoğraf tutkunlarının unutulmaz çekimler yapmasını sağlıyor.

Ağrı Dağı (Doğubeyazıt/Ağrı)

Türkiye’nin en yüksek noktası olan Ağrı Dağı; tarih, kültür ve doğanın iç içe geçtiği mistik bir mekân olma özelliğini taşıyor. Birçok farklı efsaneye konu olan Ağrı Dağı’nın mitolojik önemini artıran ise Nuh’un Gemisi efsanesi oluyor. Ağrı Dağı’nın etekleri ve çevresi; yemyeşil yaylalar, buzullar ve volkanik araziler ile doğa fotoğrafçıları için mükemmel bir ortam sağlıyor.

Ağrı Dağı’nda Nereler Gezilmeli?

Ağrı Dağı’nın tamamına yakını milli park sınırları içinde yer almaktadır. Park içinde trekking, kamp ve dağcılık gibi pek çok farklı aktiviteyi yapmak mümkündür. Yaban hayatı için son derece önemli olan doğal gölcükleri ziyaret edebilir, tecrübeli bir dağcıysanız Ağrı Dağı’nın tırmanış rotasını deneyebilir, dağın eteklerindeki yürüyüş parkurlarında doğayla ve sporla iç içe vakit geçirebilirsiniz.

Ağrı Dağı’nın eteklerinde yer alan ve tarihi dokusuyla Osmanlı mimarisinin en güzel örnekleri arasında yer alan İshak Paşa Sarayı’nı ziyaret edebilir; Doğubeyazıt Kalesi’nden Ağrı Dağı’nın muhteşem manzarasını seyredebilirsiniz.

Pamukkale Travertenleri (Pamukkale/Denizli)

Ülkemizdeki doğal turistik yerler arasında yer alan Pamukkale Travertenleri, Denizli’nin Pamukkale ilçesindedir. Sıcak su kaynaklarından akan minerallerden oluşan bembeyaz travertenler dünyanın en eşsiz doğal güzelliklerindendir. Travertenlerin bulunduğu bölgedeki termal sular, romatizma ve cilt hastalıkları gibi çeşitli rahatsızlıklara iyi gelmektedir. Pamukkale’yi ziyaret ettiğinizde travertenlerin üzerinde yürüyebilir, termal havuzlarda yüzebilir ve Roma dönemine ait kalıntılarıyla ziyaretçilerin beğenisini kazanan Hierapolis Antik Kenti’ni keşfedebilirsiniz.

Kapadokya (Nevşehir)

Nevşehir’in eşsiz coğrafyasında yer alan ve dünyanın en özel yerlerinden biri olan Kapadokya; volkanik etkinlikler sonucu oluşan peri bacalarına, yeraltı şehirlerine ve tarihî kiliselere ev sahipliği yapar. Milyonlarca yıl önce volkanik patlamalar sonucu oluşan yumuşak tüflerin rüzgar ve yağmur erozyonu ile şekillenmesiyle ortaya çıkmış, dünyanın en eşsiz doğal ve kültürel miraslarından biri hâlini almıştır. Muhteşem bir açık hava müzesi olan Kapadokya, aynı zamanda Türkiye’nin en önemli turizm merkezlerinden biridir.

Kapadokya’da Nereler Gezilmeli?

Kapadokya denilince akla ilk gelen yerlerden biri olan Göreme, peri bacalarının yoğun olduğu ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan bir açık hava müzesidir. Göreme Açık Hava Müzesi’nde sayısız kilise, manastır ve yerleşim yerini ziyaret edebilirsiniz. Özellikle Erken Hristiyanlık dönemine ait fresklerle süslü kiliseler görülmeye değerdir.

Kapadokya’nın yeraltı şehirleri ise geçmişte insanların yaşadığı, saklandığı ve ibadet ettiği yerlerdir. Derinkuyu, Kaymaklı ve Özkonak gibi yer altı şehirlerini ziyaret ederek mimari yapılarına ve büyüklüklerine tanıklık edebilirsiniz. Güvercinlik Vadisi, Ihlara Vadisi ve Paşabağı’nda farklı renklerdeki peribacalarını, doğal oluşumları ve tarihi kalıntıları görebilirsiniz.

Kapadokya’nın benzersiz manzarasını kuşbakışı izlemek için balon turuna katılabilir, at ya da ATV safarisi ile vadileri keşfedebilir, Avanos’taki seramik atölyelerini ziyaret ederek seramik yapımı hakkında bilgi edinebilir ve seramik yapımını deneyimleyebilirsiniz.

Sümela Manastırı (Maçka/Trabzon)

Trabzon’un Maçka ilçesinde, Altındere Vadisi’nin derinliklerinde ve sarp bir kayalık üzerine kurulmuş olan Sümela Manastırı hem doğal güzelliği hem de tarihi önemiyle ziyaretçilerini büyülüyor. Meryem Ana’ya adanmış olan manastır, yüzyıllardır Hristiyan dünyasının önemli merkezleri arasında yer alıyor.

Sarp kayalıklara oyulmuş mağaraların bir araya getirilmesiyle oluşan manastırın en önemli özelliği, doğayla iç içe olması ve kayalığın içine kilise, hücre ve mutfak gibi bölümlerin oyulmuş olmasıdır. Manastırın içindeki freskler ise Bizans sanatının en önemli örnekleri arasındadır.

Aspendos Antik Tiyatrosu (Serik/Antalya)

Roma dönemi mimarisinin en etkileyici örneklerinden olan Aspendos Antik Tiyatrosu, aynı zamanda dünyanın en iyi korunmuş antik tiyatrolarından biridir. Tarihi önemi ve estetik güzelliğiyle ziyaretçileri büyüleyen antik tiyatro, mükemmel akustiği ve sahne arkasındaki korunmuş tonozlarıyla dikkat çekiyor.

Aspendos’ta Neler Yapılmalı?

Aspendos, antik tiyatrosunun yanı sıra sunduğu diğer deneyimlerle de yerli ve yabancı turistlerin favori lokasyonlarındandır. Aspendos’ta antik tiyatronun her bir köşesini gezerek mükemmel mimarisini ve akustik özelliklerini keşfedebilirsiniz. Aspendos Antik Kenti’ndeki su kemerlerini, bazilikayı ve agorayı gezerek dönemin yaşamıyla ilgili bilgi edinebilirsiniz. Aspendos çevresindeki dükkanlardan el yapımı takı, seramik ve diğer hediyelik eşyaları satın alabilirsiniz.

Yerebatan Sarnıcı (Sultanahmet/İstanbul)

Ayasofya’nın güneybatısında, yerin 15 metre altında keşfedilmeyi bekleyen gizli bir dünya bulunuyor: Yerebatan Sarnıcı. Bizans İmparatoru Justinianus döneminde, 6. yüzyılda inşa edilen devasa su deposu, İstanbul’un en etkileyici yer altı yapılarından biri olarak kabul ediliyor.

Yerebatan Sarnıcı, başlangıçta Stoa Bazilikası olarak bilinen büyük bir yapının altında inşa edildiğinden bazen Bazilika Sarnıcı olarak da adlandırılır. Yaklaşık 100.000 ton su depolama kapasitesine sahip olan sarnıç, şehrin su ihtiyacını karşılamak için inşa edilmiştir. Sarnıcın en dikkat çekici özelliklerinden biri, sayısız sütunun oluşturduğu otantik bir atmosfere sahip olmasıdır. Özellikle Medusa başlı sütunlar, ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir. Efsaneye göre, bu sütunlar Medusa’nın başını ters çevirerek sarnıca girenleri taş olmaktan koruyacak şekilde yerleştirilmiştir.

Yerebatan Sarnıcı, etkileyici mimarisi ile İstanbul’un en önemli tarihî yapıları arasında yer alıyor. Loş ışıklandırma, yansımalar ve suyun sesi ile mistik bir atmosfer kazanan sarnıcın her bir köşesi, fotoğraf tutkunları için eşsiz kareler yakalama imkânı sunuyor.

Salda Gölü (Yeşilova/Burdur)

Türkiye’nin Maldivleri olarak da bilenen Salda Gölü, eşsiz doğal güzellikleriyle her göreni büyülüyor. Yalnızca ülkemizin değil, aynı zamanda dünyanın da en temiz ve berrak sularından birine sahip olan Salda Gölü, turkuaz renkli suyu ve eşsiz beyaz kumlarıyla göz kamaştırıyor. Gölün çevresindeki çam ormanları ve yemyeşil bitki örtüsü de ziyaretçilerine huzur dolu bir ortam sunuyor.

Salda Gölü’nü ziyaret ederek tertemiz sularda yüzebilir, göl kıyısında güneşlenebilir ve göl çevresindeki patikalarda yürüyüş yapabilirsiniz. Çeşitli su sporları yapabileceğiniz gölün çevresindeki kamp alanlarında çadır kurmayı da tercih edebilirsiniz.